Dr. Mehmet A. Eroğlu Yaşam-Eğitim Koçu 0544 7243650
yek@ilet.in
Sürdürülebilir Empati
14/05/2019
Dost ararken orta yerde, seni yetim bulup barındırmadı mi? Uzaktan, yakından, şaşkın haldeyken seni doğru yola iletmedi mi? Hor, hakir, fakirken, seni bulup ihtiyacını giderip, zengin etmedi mi? Aman ha, yetimi güçsüz görüp hakkını yeme! Küçümseme yetimi! Aşk-ı Kur’an 93: 6-9 Sosyal hayatın mutluluğu empatik bireylerle olur. Sempatik bireyler, etrafına mutluluk saçsa da empatik birey kadar etkileyici olamaz. Sevimli yüzlerle, sevimli ruhlarla birlikte yaşamak her insanın çok arzu ettiği bir sosyal çevredir. Ne var ki, az bulunan bu insan tipleri, altın kıymetinde değerlidir. Duygudaşlık olarak tanımlayabileceğimiz empati sözü, kişinin çevresindeki insanlara karşı duyarlı olması demektir. Yalnızca insanlara değil tüm canlılar ve doğa da bu duyarlılığın bir parçasıdır. Karşısındaki kişinin acısını kendi acısı, sevincini ise kendi sevinci gibi görmesi empatinin en olgun hâlidir. Empatik duyarlılık sevgi dolu, merhamet dolu, dostluk dolu davranışı gerektirir. Davranışa yansımayan empati, sadece söylemekten ibarettir ki, bu hal bir müddet sonra çok ciddi hayal kırıklıklarına sebebiyet verir. Sürdürülebilir empati demekten kastımız bireyin empati beklemesinden ziyade kendisinin devamlı bir empatik duygunun içinde olmasıdır. İnsanlar zor durumda kaldıklarında başkalarından empati yapmasını ve kendisini anlamasını bekler. Empati beklentisi kişiye huzur getirmez. Bilakis beklentinin şiddeti ve süresi insana ciddi ızdırap verir. Empati yapabilmek zor olduğu gibi sürdürülebilir empati ise çok daha sabır gerektiren bir duygudur. Atasözleri ve özdeyişlerde empati kusurunu yansıtan ifadeler oldukça etkileyicidir. “Ateş düştüğü yeri yakar.”, “Her koyun kendi bacağından asılır.” vb. insanın kendi dünyasının dışında meydana gelen hadiseler sadece bir haber kanalından dinlenecek üçüncü sayfa bilgileri olmamalıdır. Duyarlılık hissederek çaresizlere çare, başarılara ise alkış tutmasını bilinmelidir. Hadiseler karşısında çaresiz kalan kimseler elinden bir şey gelmiyor mazereti, insanı kurtarmamalıdır. Başkalarının başarılarına da kıskançlık duyacak şekilde bakılmamalıdır. Kazanılan başarıyı, başarılı olan kimseye değil; onu destekleyenlere, imkanlarına, fırsatlarına vererek başarı gölgelenmemelidir. Kimsesiz kalan yetim kişi örnek verilir Kur’anda. Dostluğun yokluğu, sahipsizlik, fakirlik, çaresizlik içinde ne yapacağını bilemez durumdayken inayetin verildiği, ihtiyaçlarının giderildiği, varlıklı hale getirildiği anlatılır. Bu anlatımda verilen mesaj; ’iyi imkanlara geldiğinde kendi geçmişini unutma, geçmişinde sıkıntılı dönem yoksa bile yetim kadar biçare kimsenin hayatını devam ettirdiğini unutma. Dünyada yaşayan varlık sadece sen değilsin. Elindeki güç, var olan zenginlik seni şımartmasın. Emanet olarak aldığın tüm varlık herkes için aynıdır. Başkaları ile empati yap. İmkanlarını paylaş. Dertlilerin dermanı, çaresizlerin çaresi olmaya çalış’ mesajı apaçık ortadadır. “Leyla’dan Sonra” diye bir STK’nin ismini ilk defa 2016 ekiminde, TEV’de “Toplumsal Duyarlılık” diye yapılan bir atölye çalışmasında ismini duymuştum. Toplantıda bulunanlar hangi kurum ve kuruluşu temsilen bulunduklarını ve ne tür bir çalışma yaptıklarını anlatıyordu. Atölye çalışmasına katılanların hemen hemen hepsi, topluma faydalı olan çalışmalardan bahsettiler. Zaten STK’nin amacı toplumsal empati duyarlılığını sürdürülebilir hale getirmektir. Kimisi çevreci, kimisi hayır kurumlarının faaliyetleri, kimisi eğitim, ekonomik destek, gençlere için girişimcilik... Melek hanım, temsilcileri tanıtırken “Leyla’dan Sonra” dedi. Orada bulunan herkes nasıl yani der gibi dikkat kesildi. “İsmimiz Leyla’dan Sonra. Size biraz garip gelecek ama başka isim bulamadık maalesef. Çok uğraştık. Çok düşündük. Çok tartıştık. Aylarımız geçti isim bulmak için ama isim konusunu bir türlü çözemedik. En sonunda Leyla’yı kaybettik. Biz de arkadaşlarla karar verdik artık daha fazla zaman kaybedemeyiz ismimiz ’Leyla’dan Sonra‘ olsun diye kararlaştık.” dedi. Yaptıkları işi anlatmaya başladı. “Biz Çapa Tıp Fakültesi öğrencileriyiz. Üç arkadaş onkoloji servisini ziyaret ederken bir şeyler yapmalıyız dedik. Sonra “1 Çocuk 1 Dilek” temalı bir çalışma yapalım dedik. Çocuklara soralım ne istiyorsun diye ve kendimiz yerine getirelim dedik. Zaten bir çocuk ne isteyebilir ki kendi harçlığımızdan karşılarız ciddi bir maliyeti de olmaz dedik. Kesinlikle bir proje başlatıp bağış toplamak değil amacımız. Sadece mutluluk paylaşmak nitelikli birliktelik sağlamak ziyaret etmek. Empati yaptığımızı duygularımızla göstermek.” Ortamdaki herkes pür dikkat dinlerken tıp öğrencisi gençlerinin heyecanını iliklerine kadar hissediyordu. Mesleklerine dair kurtarıcı melekler olan bu empatik gençler, onkoloji servisindeki çocuklara yaptıkları ziyaretlerle mutluluk paylaşıyorlar. Görüştükleri gençlerin hayat hikayelerinden, sevdikleri filmlerden renklerden, hayallerindeki mesleklerden sohbet ediyorlar. Bir kıvılcım gibi Çapa’da 3 genç ile başlayan sürdürülebilir empatik heyecan şimdilerde Türkiye çapında 50 tıp fakültesinde 7 binden fazla gençle empati yapmaya devam ediyor. 5 binden fazla çocuk ve bir o kadar dilek yerine getirmişler. Sürdürülebilir empati insanı kendi benliğinden çıkarıp zihninde başkalarının dünyasına yolculuk yaptırır. Başkasının dünyasına yapılan yolculuk insanın kendi sıkıntılarından, kendi kısır kuruntularından kurtulmasını sağlar. Empati ile insan, haline şükreder. Empati egonun panzehiridir. Empati insanın toplumsal alanda kabullenilir, takdir edilir bir birey yapar. Kişiliğinin olgunlaşmasında fayda sağlayacak en önemli regülatördür. Kişi empati kurmada zorlanıyor ya da empati kuramadığını düşünüyorsa mutlaka bir farkındalık edinmesi gerekir. Şu akıldan çıkarılmamalıdır ki; empati bir başkasının ah zavallı, vah zavallı gibi onun halini dedikodu malzemesi yapma, Allah kimsenin başına vermesin, Allah korusun sözlerinin altına sığınarak acıma hissini izhar etme demek değildir. Empati duyarlılığa karşı çare olma adına çırpınmadır. Bu duyarlılık yoksa kişinin mutlaka bir uzman desteğine ihtiyacı vardır. Aksi takdirde kişideki ego, önü alınamaz ciddi bir problem olarak ortaya çıkar ki bu da toplumdan soyutlanmayı ve yalnızlığı getirir. Kişisel mutluluğun sürdürülebilirliği için sürdürülebilir empati, yol haritasıdır. |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
İkigai - 25/05/2019 |
Garcia&Miralles, Okinawa adasında Ogimi denilen bir yerleşim merkezini saha araştırması olarak seçmişlerdir. Burası 100.000 kişiden 24.055’inin, bir asrı devirmiş insanların yaşadığı bir yerdir. |
Ego-Tansiyon - 14/05/2019 |
Kişinin çevresindeki dostluk çemberi ego için bir ölçüdür. Kişi yalnızlık hissediyor, iç dünyasında huzursuzluk hissediyorsa bir takım belirtiler ortaya çıkıyor demektir. |
Carpe Diem - 01/05/2019 |
Üzüntü, keder, sıkıntı, her insanın sahip olduğu zamanının içinde mutlaka yer alır. Geri döndürülemeyen akıcılık içinde geçer gider. Ânın farkındalığı ve zamanın geçiciliği bilinciyle insan kişisel gündemini kontrol etmesini bilmelidir. |
İletişimde Zihinsel Güç “Muşin” - 18/04/2019 |
Muşin, zihinsel duruluğu sağlarken düşünce merkezi sabit kalır. Kontrol elde tutulur. İlk etapta verilecek tavır, yönlendirme ve zaman kazanma olmalıdır. Muşin kesinlikle tarafsız kalma demek değildir. Önyargısız olabilme becerisidir. |
Yaşamın Mutluluk Kaynağı - 11/04/2019 |
Kendini keşif, bu arayıştaki en önemli kesişim noktasıdır. Kişinin kendini keşfetmesi hem iç dünyası hem de sosyal çevresinden kendine bakışla mümkündür. Sadece tek bir yönden özü idrak etmek eksik kalacaktır. |
Organik Yaşam Koçluğu - 28/03/2019 |
Organik yaşam denilen kavram, sadece yenilen ve içilen maddelerle sınırlı değildir. Organik yaşam, sadece sağlıklı bir vücuda sahip olmak da değildir. Organik yaşam koçluğu tüm bu kavramı bir bütün olarak ele alır. |
Fırsatların Farkındalığı - 23/03/2019 |
Farkındalık ve fırsatlar, kartopu gibi birbirini sarar. Fırsatlar değerlendirildikçe farkındalık artar. Farkındalık geliştirdikçe fırsatlar çeşitlenir. |
Güçlü ve Zayıflıkla Kendini Tanıma - 10/03/2019 |
Yaşam bir savaştır. İnsanoğlu zaman zaman, çevresinin dostları yada düşmanları ile kuşatıldığını hisseder. Kişi dost ve düşman dışında da tanımadığı bilmediği kişilerle bile rekabet içinde bulur. |
Tehdit ve Zayıflığa Karşı Üstünlük ve Fırsatlar - 08/03/2019 |
Engeller bazen kaynaklar kısmından, bazen üretim sürecinde, bazen pazarlamada, bazen yönetimsel sıkıntılardan bazen de tamamen bunların haricinde dış kaynaklı sebeplerden olur. |
Devamı |